Merhaba, size 21 gün sürecek tren yolculuğumuzu anlatacağım. Roma’dan başlayıp Marsilya’da biten bu seyahat, Avrupa’nın 16 şehrini gezme fırsatı sundu. Bu Interrail maceramızı arkadaşlarımla beraber, her yönüyle bölümler halinde paylaşacağım.
Bu makalemiz takipçilerimizden İbrahim tarafından kaleme alınmıştır.İbrahim’e teşekkür ederiz.
Roma‘da başlayacak olan gezimizde ilk işimiz pasaport çıkarmak ve ülkeye giriş yapabilmek için Schengen vizesi almaktı. Pasaport başvurumuzu yaparak ilk adımı attık. Bütçe açısından en uygun seçenek, günümüzde 10 yıllık pasaport çıkarmaktır. 2024 yılı itibarıyla 10 yıl geçerli bordo pasaportun ücreti 7833,30 TL‘dir.2025 Yılı Pasaport Ücretlerine bir göz atın
Vize başvurusuna gitmeden önce uçak bileti, otel konaklama rezervasyonu, Interrail bileti ve seyahat sigortası gibi gerekli evrakları tamamlamalıydık. Vize reddi ihtimaline karşı otel rezervasyonlarımızı Booking sitesi üzerinden ödeme yapmadan gerçekleştirdik. Uçak biletimizi ise Sabiha Gökçen – Roma Fiumicino hattı için aldık.
Birçok çeşidi olan Interrail biletlerinden seyahatimize uygun olan 22 günlük sürekli kullanım bileti aldık. Güncel fiyatları http://interrail.genctur.com/ adresinden takip edebilirsiniz. Bilet ücreti 389 €‘dur.
Seyahat sigortası, banka hesap hareketleri, taşınır/taşınmaz kayıt belgeleri gibi standart evrakları tamamladıktan sonra İDATA aracılığıyla Almanya ve İtalya vizesi başvurumuzu gerçekleştirdik. İtalya vize başvuru ücreti 60 €, İDATA aracılık hizmet bedeli ise 2024 yılı için 6601 TL‘dir.
Başvurumuz kısa süre içerisinde sonuçlandı ve İtalya’dan 3 ay içinde 3 hafta seyahat imkânı sunan vizemizi aldık.
Seyahatin 1. Günü – Roma
Saat 11:50‘de gerçekleşmesi planlanan ancak rötarlı olarak 13:25‘de havalanan uçağımız, 15:35‘te Roma Fiumicino Havalimanına indi.
İniş yapıp eşyalarımızı toparladıktan sonra ilk işimiz, havalimanlarında bulunan şehirle ilgili önemli bilgileri içeren broşürleri edinmek oldu. Bu broşürler, ücretsiz olarak bulunduğunuz ülke ve şehrin en önemli turistik merkezlerini öğrenme imkânı sağlıyor. Interrail bileti havalimanından şehir merkezine giden trende geçerli olmadığından, otobüs bileti alarak şehir merkezine gittik. Interrail biletini kullanabileceğiniz güzergâhları Eurail/Interrail Rail Planner uygulamasından kontrol ederek en uygun bileti bulabilirsiniz. Biz de ertesi gün Venedik‘e yapacağımız ziyaret için uygulama üzerinden biletimizi ayırttık.
Roma şehir merkezinde kalacağımız otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra sadece bir gün geçireceğimiz bu şehri keşfetmeye başladık. Öncelikle kullanacağımız tren istasyonunun yerini öğrendik. Ardından tren istasyonunun yanında bulunan, ortasında bir çeşmenin yer aldığı ve akşamları ışıklandırma ile daha da güzelleşen Piazza della Repubblica meydanına gittik.
Piazza della Repubblica‘dan sonra, 1732 yılında yapımına başlanan ve o devrin değerli heykeltıraşlarından biri olan Nicola Salvi tarafından yapılan, Fontana di Trevi adıyla bilinen Aşk Çeşmesi‘ne gittik. Bu çeşmenin en önemli efsanesi; havuza sırtınızı dönerek sağ elle sol omuz üzerinden bir dilek tutularak atılan parayla iyi şans getireceğine inanılmasıdır ve denir ki bu şekilde dilek dileyen herkes bir gün yine İtalya’ya gelecektir.
Havanın kararması ile Piazza di Spagna‘da yer alan İspanyol Merdivenleri‘ne uğradık. Bu merdivenlerin sonunda Trinità dei Monti Kilisesi yer almakta. İspanyol Merdivenleri, Roma‘da insanların buluştuğu, sohbet edip vakit geçirdiği önemli bir mekândır.
Buradan Roma‘nın en güzel meydanı olan Piazza del Popolo‘ya gittik. Bu meydan, Roma‘nın en geniş meydanlarındandır ve çevresinde güzel restoranlar bulunmaktadır.
Piazza del Popolo’dan 35 dakikalık bir yürüyüş sonrası Vatikan‘a vardık. Akşam saatlerinde gitmemizden dolayı içeri giremedik. Saatin ilerlemesiyle otele dönerek ilk günümüzü tamamladık.
Seyahatin 2. Günü – Roma
Sabah uyanıp otelimizin karşısındaki cafede americano ve kruvasan ile kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 10:30 gibi otelden ayrıldık. Bavullarımızı yanımızda taşımamak için tren istasyonundaki ücretli dolaplara bıraktık. Ardından, tren istasyonunun yanında bulunan Santa Maria Maggiore kilisesine giderek Cumartesi ayinine katıldık ve tarihi binayı gezdik.
Kiliseden sonra, Colosseum‘un yanındaki Colle Oppio parkında dinlendik ve yeni durağımız olacak Colosseum‘a doğru yola koyulduk. M.S. 72‘de yapımına başlanan ve 8 yılda tamamlanan Colosseum, çoğunlukla gladyatör dövüşlerinin düzenlendiği, oval amfitiyatro şeklinde bir arenadır. 2022 yılı itibarıyla giriş ücreti 16 €‘dur.
Colosseum‘dan sonra yakınında bulunan Piazza Venezia‘ya gittik ve karşımızda II. Vittorio Emanuele Abidesi‘ni gördük. Bu abide, 1885-1911 yılları arasında Birleşmiş İtalya Krallığı‘nın ilk kralı olan II. Vittorio Emanuele’yi onurlandırmak amacıyla yapılmıştır.
Sonrasında, Piazza della Rotonda‘da bulunan Pantheon Tapınağı‘na gittik. Burası, Roma’nın en çok ziyaret edilen tapınaklarından biridir ve Tanrıların Tapınağı olarak anılmaktadır. İçerisinde Oculus adı verilen kubbe sayesinde tapınağa güzel bir ışık girer.
Pantheon’u gördükten sonra Roma‘da özellikle dondurma yedik. Bir Maraş dondurması kadar olmasa da güzeldi.
Dondurmamızın ardından Piazza Navona‘ya gittik ve burada bizi Quattro Fiumi Çeşmesi karşıladı. Meydanda bulunan sanatçılar ve ressamlar bu meydanın değerine değer katmaktaydı.
Son olarak, 22:35‘te kalkacak ve yeni durağımız Venedik‘e ulaşacak olan trene binmek için yola koyulduk. İkinci günümüz böylece sona erdi.
Seyahatin 3. Günü – Venedik
Sabahın ilk saatlerinde Venedik‘e ulaştık. Tren istasyonunun önünde mekânların açılmasını bekledik.
Venedik‘te konaklama planımız olmadığı için çantalarımızı tren istasyonundaki dolaplara bırakarak, kanallar şehri Venedik‘i dolaşmaya başladık. Şehir kanallardan meydana geldiği için insanlar ulaşımı motorlar ve gondollar ile sağlıyordu.
Venedik, dar sokaklar ve butik havası ile diğer şehirlerden farklı bir atmosfere sahipti. Buraya gelenlerin yapması gereken en önemli şeylerden biri gondol turu yapmaktır.
Tüm gün boyunca Venedik’i gezdikten sonra, akşamüzeri tren istasyonuna dönerek trenin kalkış saatini bekledik. 01:20‘de kalkan trenle yeni rotamız olan Zagreb‘e doğru yola çıktık. Slovenya sınırından geçerken yapılan kontroller nedeniyle biraz gecikmeli olarak Zagreb‘e vardık ve güzel bir uyku çektik.
Seyahatin 4. Günü – Zagreb
Zagreb, Roma ve Venedik‘e oranla daha sessiz ve sakin bir şehirdi. Havanın kötü olması nedeniyle fazla gezemedik; aklımızda kalan, çevredeki çok sayıda kilise oldu.
Yağmur nedeniyle otele erken döndük ve sabah 07:15‘te kalkacak olan Viyana trenine yetişmek için erkenden yattık. Sabah kalkıp tren istasyonuna vardığımızda, dikkatimi çeken şey; bu trenlerin İtalya‘da bindiklerimize göre daha yeni ve temiz oluşuydu.
Seyahatin 5. Günü – Viyana
Viyana Tren İstasyonu‘na ulaştığımızda saat 14:00‘tü. Kalacağımız otel uzak olduğu için, ulaşımı metro ile sağladık.
Yurtdışı seyahatlerinde yeni lezzetlere açık değilseniz kilo vermiş olarak dönebilirsiniz. Ben de Viyana‘ya gelene kadar doğru dürüst bir şey yiyememiştim. Oteli ararken fark ettiğim Türk restoranları, benim için bayram havası yarattı.
Otele girip çantalarımızı bıraktıktan sonra biraz dinlendik ve sonra gördüğümüz Türk restoranında güzel bir yemek yedik. Ardından Viyana sokaklarında dolaşmaya başladık. Uzun sk. Uzun s\u00fren bir akşam yürüyüşü sonrası otele dönüp uyuduk. Ertesi gün Viyana Belediye Binası, Prater Eğlence Parkı, Devlet Opera Binası gibi tarihi binaları gezdik.
Sabahın ilk ışıklarıyla yeni rotamız Budapeşte‘ye gitmek için yola koyulduk. Bundan sonraki duraklarım; Budapeşte, Prag, Berlin, Münih, Mannheim, Paris, Amsterdam, Eindhoven, Madrid, Valencia, Barcelona ve son olarak Marsilya olacak. Bu şehirlerdeki anılarımı bir sonraki yazı dizilerinde paylaşacağım…
Bunları da Sevebilirsiniz;
- Belgrad: Vizesiz Avrupa’nın Gözdesi
- İnterrail ile Avrupa Turu (Part 1)
- Pasaport Ücreti Hesaplama Aracı, 2025 Pasaport Ücretleri
''Doğal Tatil mi Planlıyorsunuz? O halde sizler için hazırladığımız bu sayfalara bakarak tatilinizi ayarlayabilir,Türkiye'nin dört bir köşesinde şimdiye kadar görmediğiniz yerleri görebilirsiniz.>>>
