En fakir insan, bir kuruşu olmayan değil bir hayali olmayan insandır demiş bir bilgin. Paris‘i görmek benim için de bir hayaldi ve bu hayalim sonunda gerçek oldu.
Paris‘te yaşayan bir arkadaşımdan aldığım davet ile vize işlemlerim kolaylaştı. Hep bir seyahat arkadaşı arayacak değiliz ya, insanın tek başına da bazı yolculuklara çıkması ve bunu deneyimlemesi gerekiyor. Paris, benim bu deneyimimi yaşadığım şehir oldu.
Bu makalemiz takipçilerimizden İbrahim tarafından kaleme alınmıştır.Emrah’e teşekkür ederiz.Sizlerde hikayelerinizi bizimle paylaşırmısınız.HİKAYENİ GÖNDER
Öncelikle internetten gezebileceğim yerleri araştırdım ve metro ile seyahat edebileceğim rotaları belirledim. Gezimde ilk rotam Trocadero Meydanı. Burası Eyfel Kulesi‘ni görebileceğiniz, kare döşemeleriyle dikkat çeken ve harika fotoğraflar çekmenizi sağlayacak muhteşem manzaralı bir platform.
Trocadero Meydanı‘ndan merdivenlerden aşağıya doğru yürüdüğünüzde Eyfel Kulesi‘ni yakından görme şansınız oluyor. Dileyenler Eyfel Kulesi‘ne çıkıp manzarayı kuşbakışı seyredebilirler.
Seine Nehri kenarından yürüyerek Alexandre III Köprüsü‘ne geldim. Köprüye gerçekten hayran kaldım. Eyfel‘den sonra en çok fotoğrafı burada çekmişim.
!! LÜTFEN OKUMADAN GEÇME!! Geziyoo.co ekibi sizler için uzun mesailer harcamakta.Yeni yerler keşfetmenize ön ayak olmak Bizleri çok mutlu ediyor.Sizlerden tek bir ricamız Instagram'dan bizi takip etmeniz. 🙂
Ertesi gün Grand Palais (Büyük Saray) ve Petit Palais (Küçük Saray)’ı gezdim. Sıra geldi Paris‘in en ünlü sokağı Champs-Elysées (Şanzelize). Birçok moda markasına, şık restoran ve cafelere ev sahipliği yapan bir sokak.
Şanzelize sokaklarında gezdikten sonra sokağın sonunda Arc de Triomphe (Zafer Takı). Napolyon, Arc de Triomphe‘yi Austerlitz Savaşı (1805) büyük zaferinden sonra Fransız ordularının askeri başarılarını kutlamak için 1806‘da zafer takının yapılması emrini vermiştir. Günbatımında Zafer Takı üzerinden muhteşem Paris manzarasını izleyebilirsiniz.
Jardin des Tuileries Bahçeleri, Paris‘te halkın dinlenme ve seyir alanları düzenlenen pek çok bahçeden biri olarak gezme fırsatı bulabildiğim tek bahçe oldu.
Tuileries Bahçesi sonrasında buraya çok yakın olan Concorde Meydanı‘na ulaştım. Concorde Meydanı‘nın tam ortasında Mısır antik kenti Luksor‘dan getirilen bir dikilitaş bulunmaktadır. Mısır Hıdivi Mehmet Ali Paşa‘nın 1829‘da hediye olarak Fransa‘ya sunduğu dikilitaş.
Hotel de Ville, Paris kentinin yönetiminin gerçekleştirildiği belediye binası. Notre Dame Katedrali belediye binasına yürüyüş mesafesinde olup, tadilatta olması sebebiyle göremediğim bir yer oldu. Montmartre, sanatçıların, bohemlerin ve devrimcilerin Paris‘e ilk geldiği zamanlarda ucuz olması nedeniyle yerleştikleri ve şu an sanat sokağı olan mahallelerinden biri.
Montmartre‘ye yakın olmasından dolayı birçok ünlü ismin mezarlığının bulunduğu Père-Lachaise Mezarlığı‘nı (Ölümsüz İsimler Mezarlığı) ziyaret ettim. Ülkemizin ünlü sanatçıları Ahmet Kaya ve Yılmaz Güey‘in de mezarlıklarını ziyaret etme fırsatı buldum.
Son gün, Versay Sarayı‘nı gezmek için yola çıktım fakat bisiklet turu olması sebebiyle saray girişe kapatıldığı için Versay Sarayı‘nı gezme fırsatı bulamadım. Versay‘dan önce yapılan, Versay‘a yakın olan ve şu an müze haline getirilerek turistlere açılan başka bir sarayı ziyaret etme fırsatım oldu.
Kısacası Paris; tarih kokan, görkemli binalarla çevrili, masalsı bir şehir olarak hafızamda yer etti. Sizlerin de bir gün görme fırsatı olur umuduyla bu yazıyı kaleme aldım. Umarım faydalı olmuştur.
Bunları da Sevebilirsiniz;
- Gölyazı: Zamanın Sakin Akışında Bir Hikaye
- Doğu Ekspresi: Bir Seyahatten Fazlası
- Başiskele Bungalov Oteller ve Başiskele Bungalov Evler
''Doğal Tatil mi Planlıyorsunuz? O halde sizler için hazırladığımız bu sayfalara bakarak tatilinizi ayarlayabilir,Türkiye'nin dört bir köşesinde şimdiye kadar görmediğiniz yerleri görebilirsiniz.>>>