Karayoluyla Yunanistan Seyahati: Halkidiki, Kavala ve Selanik Keşfi

Instagram keşfetinizde karşınıza çıkan “neresiymiş burası” dedirten o meşhur Halkidiki videosuna denk geldiyseniz, bu rehber tam size göre! İzmir’de yaşayan biri olarak, bu eşsiz destinasyona ulaşımın imkânsız bir hayal olmadığını fark ettim ve hemen yola çıktık.

Bu makalemiz takipçilerimizden Özgül tarafından kaleme alınmıştır.Özgül‘e teşekkür ederiz.Sizlerde hikayelerinizi bizimle paylaşırmısınız.HİKAYENİ GÖNDER

Bu arada ilginizi çeker diye Yunanistan Vizesi Nasıl Alınır? veya Yunanistan Kapıda Vize içeriklerimiz işinize yarayabilir


Sınır Geçişi ve Kuzey Yunanistan’ın İlk Durakları

Seyahatimiz karayolu üzerinden gerçekleşti. İpsala Sınır Kapısı‘nı kullanarak bölgeye ulaşım sağlayabilirsiniz. Ancak kapının yoğun olduğu dönemleri tercih etmemeye özellikle dikkat etmenizi öneririm. Zira bizim seçtiğimiz tarih, Almancıların dönüş takvimine denk geldiği için sabah 6’da kapıda olmamıza rağmen geçişimiz yaklaşık 8 saat sürdü. Neyse ki araçla seyahat etmenin konforu ve arkadaş grubunun enerjisi sayesinde çok da sıkılmadan atlattık bu geçişi.

Sınır kapısını geçtikten sonra bu topraklara çok da yabancılık çekmeyeceğinizin ilk kanıtı, yolun hemen sağında göreceğiniz Türk köyleri olacak. Yakınından geçerken cami minarelerinin dikkatimizi çektiği bu destinasyon, nüfusunun %40’ının Türklerden oluştuğu ve mübadele zamanında göçten muaf bırakılan Gümülcine‘dir. Yine sınır kapısının yaklaşık 30 dakika mesafesinde Dedeağaç (Alexandroupoli) var. Burası küçük bir liman kenti olup, hem yazlık turizm hem de gemi ile Avrupa seyahati planlayanlar için tercih sebebi olabilir. Bölge için şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Tek kelime İngilizce konuşmadan, makul bir beden diliyle bile derdinizi anlatabilirsiniz. Zaten hepsi Türk turistlerden ve Türk dizilerinden Türkçe öğrenmişler. 🙂


Kavala: Osmanlı İzleri ve Sahil Keyfi

Seyahat planımızı Kavala – Halkidiki – Selanik olarak yaptığımız için ilk rotamız Kavala oldu. Bir zamanlar Osmanlı’nın uzun yıllar hüküm sürdüğü düşünüldüğünde, bu bölgede Türklere ait birçok yapı ile karşılaşacaksınız. Küçük bir yer olması sebebiyle seyahatiniz için öyle uzun günler ayırmadıysanız, şehri tanımaya 1 gün ayırmanız yeterli olacaktır. Old Town konaklama için size uygun fiyatlar sunacaktır. Zaten Yunanistan bölgesindeki tüm konaklama ve seyahat harcamalarınızın diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha uygun kaldığını göreceksiniz. Bu bile başlı başına bir seyahat sebebi olabilir. Şehir içinde kalan su kemerlerini görmeniz tavsiye edilir.

Onun dışında yaz gününde sahilleri terk etmeyelim bence. Bizim gittiğimizde hava sıcaklığı ve nem oranı yüksek olduğu için gün batımını gölge bir restoranda sakince beklemeye koyulduk. Marina yakınında çok kaliteli mekânlar var. Yunan mutfağı, kültürümüze çok yakın olduğundan ve tarihler boyunca birbirini etkilemiş iki kültür arasındaki bu benzerlik sayesinde damak tadınıza uygun birçok seçenek sunacak size. Sipariş verilecek taze deniz ürünlerine ilave olarak bir tabak da kabak kızartması söylemenizi öneririm; pişman olmazsınız. Buradan ayrılırken tabii ki de Kavala kurabiyesi stokluyoruz.


Halkidiki: Ege’nin Berrak Koyları

Seyahatimizin ikinci gününde müthiş koyları ile Halkidiki bölgesine geçiyoruz. Yaşadığım yer zaten koyları ile ünlü olan bir bölge olmasına rağmen, buradaki deniz onların bile çok üzerindeydi. Tabii ki çok fazla seçenek olduğu için doğru lokasyonu aramak gerekebilir, çünkü ben sadece bir bölümünü kullandım. Kısaca bölgeden bahsetmek gerekirse, Halkidiki veya Üç Parmak denilen bu bölge, Ege Denizi’ne adından da anlaşılacağı üzere 3 parmak şeklinde uzanan bir yarımadadır. Bu üç yarımadanın isimleri Kassandra, Sithonia ve Athos‘tur.

Bunlardan sadece Athos için seyahat planlayamazsınız; çünkü bu bölge özerk bir yapıya sahip. Üzerinde ağırlıklı manastırların bulunduğu bu bölgeye kadınların girmesi yasak, erkekler ise sadece özel izinle girebilir. O yüzden burayı eliyoruz.

Biz Kassandra‘da kaldık. Sithonia bölgesine göre daha popüler olan bir yer burası. Küçük bir yer olması sebebiyle her yere çok rahat ulaşım sağlayabilirsiniz. Zaten işletmelerin ağırlıklı olduğu bölgede konaklıyorsanız, hiç araç kullanmadan günlerinizi geçirebilirsiniz. Sezonun kısmen sonuna yaklaşılan bir tarihte gittiğimiz için biz çok kalabalıkla karşılaşmadık. Gittiğimiz beach ve restoranlarda rezervasyonsuz yer bulabildik. Tabii siz tam sezon ortasında giderseniz bunları önceden mutlaka organize edin. Şimdi burası için altını çizerek söylemek isterim ki, bu konuda tatmin seviyem yüksektir; benim gördüğüm en güzel deniz bu bölgedeydi.

Konu Yunan mutfağı olunca seyahatin en keyifli anları tabii ki akşam yemekleri oluyor. Türkiye’den farklı olarak küçük meze tabakları göremezsiniz. Büyük servisler ve lezzetli tabaklar ödenen ücretin karşılığını veriyor. Ahtapotun farklı pişirme teknikleri, dondurulmuş olmayan kalamar ve bölgede ünlü olan kabak kızartmasını siparişinize eklemenizi öneririm. Fiyatları kıyaslamamız gerekirse, Türkiye’deki bir akşam yemeğinin altında bir fiyat, üzerinde bir lezzet bekleyebilirsiniz.


Selanik: Atatürk’ün İzinde Tarihi Bir Gezi

Seyahatimizin üçüncü gününde Selanik‘e doğru devam ediyoruz. Bu arada, İpsala Sınır Kapısı‘ndan sonraki seyahatimizin büyük bir bölümünü ücretli otobanlar üzerinden gerçekleştirdik. Ücretler gözünüzde öyle çok büyümesin; sanırım Selanik‘e kadar yaklaşık 10 Euro ödeme yapmışızdır. Selanik turu biraz hızlı olduğu için ben de hızlı bir şekilde anlatacağım. Zaten asıl seyahat sebebimiz Atatürk’ün Evi Müzesi‘ni ziyaret etmekti. Zamanında bölgede metropol olmuş olan bu şehir, hâlâ önemini koruyor.

Hızlı seyahatinize Aziz Nikola Kilisesi, Beyaz Kule (Kanlı Kule), Selanik sahil kesimi (adeta bir İzmir Kordon diyebiliriz buraya), Aristoteles Meydanı ve tabii bölgeye seyahatimizin asıl sebebi olan Atatürk’ün Evi‘ni koyabilirsiniz. Mustafa Kemal Atatürk‘ün doğduğu, çocukluk ve gençlik yıllarının bir bölümünü geçirdiği bu ev, müze olarak hizmet vermektedir. Yıl içinde ciddi bir turist ağırlayan bu evde Atatürk’ün kişisel eşyalarından çok, pano ve belgesel yayınları ile karşılaşacaksınız. Her ne kadar gönül daha fazlasını istese de o atmosferi tatmak da müthiş bir deneyim olacaktır. Bu bölüm kesinlikle tavsiyedir.

Bu seyahatin benim için en keyifli yanı, özel aracımız ile seyahat etmenin konforuydu. Bunun için gerekli olan şeyler adınıza kayıtlı aracınız, yeşil sigortanız, kafa dengi arkadaşlarınız ve bunlar içinde şoför olmaya gönüllü kocayürekli bir insan. 😊 Gerisi zaten akıştayken oluyor.

''Doğal Tatil mi Planlıyorsunuz? O halde sizler için hazırladığımız bu sayfalara bakarak tatilinizi ayarlayabilir,Türkiye'nin dört bir köşesinde şimdiye kadar görmediğiniz yerleri görebilirsiniz.>>>

Exit mobile version