Afrika’ın en batısı olan bu ülkede, kültür mozaiği gibi aynı anda hem Afrika, hem Ortadoğu, hem de Avrupa kültürlerinin etkisi ve bunların tatlı uyumuna eşlik etmek muhteşem bir duygu.
İlk olarak Fas‘a gitmek biraz tedirgin etse de, hatta ilk ayak bastığımızda “bizim burada ne işimiz var” diye sorgulatsa da kesinlikle insanlarının sıcaklığı, Türk insanına olan özel ilgileri ve güvenliği, kaygılarımıza son verdi.
Bu makalemiz takipçilerimizden Beril tarafından kaleme alınmıştır.Beril’e teşekkür ederiz.Sizlerde hikayelerinizi bizimle paylaşırmısınız.HİKAYENİ GÖNDER
İletişim konusunda da halkın birçoğunun yeterli olacak kadar İngilizce, Fransızca bilmeleri ve dizilerden öğrendikleri Türkçe sayesinde orada çok zorlanmamanızı sağlayacaktır.
Havayolu şirketi olarak mülteci hayatının zorluklarını veya bir koltukta hiç hareket etmeden 5 saat nasıl gidilir tecrübe etmek istemiyorsanız Türk havayolu şirketlerini seçmeniz faydalı olacaktır.
Bu ülkeye gelirken yanınızda Euro olmalı; Dolar ile gelirseniz ciddi kur farkı ve bozduracak döviz bürosu konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Onun dışında Euro ile de alışveriş yapabileceğiniz birçok yer var. Para bozdurmak isterseniz de gezi rotasında birçok döviz bürosu göreceksiniz.
!! LÜTFEN OKUMADAN GEÇME!! Geziyoo.co ekibi sizler için uzun mesailer harcamakta.Yeni yerler keşfetmenize ön ayak olmak Bizleri çok mutlu ediyor.Sizlerden tek bir ricamız Instagram'dan bizi takip etmeniz. 🙂
Gitmek için mevsimsel olarak daha çok Ekim, Kasım aylarını tercih ederseniz, gezerken hiç zorlanmaz ve bu egzotik ülkenin tadına varırsınız. Kıyafet olarak yanınıza hem yaz hem de bahar mevsimini yaşatan giysiler almayı ihmal etmeyin.
Modernlik veya hijyen takıntınız varsa biraz sıkıntı yaşayabilirsiniz. İçerde yatan bir Safiye olma durumunuz varsa, bunu tetikleyecek bir sürü hikayeniz olacaktır. Ama buna da bir süre sonra alışıyorsunuz.
İnternet kullanmak için sim kart almanız gerekiyor; ülkede hemen her yerde bulabilirsiniz. Fakat biz otelde ve şehirlerdeki hemen hemen tüm kafelerde internet olduğu için almayı tercih etmedik. İş yoğunluğunuz veya kullanım tercihiniz ne olursa olsun, sim kart almadan da idare edebilirsiniz.
Otellerle ilgili beklentinizi çok fazla yükseltmek istemem ama turla gitmeyecekseniz, kliması olan ve açık büfe hizmeti veren otelleri tercih etmenizde fayda var. Geceleri serin olduğundan üşümemeniz ve damak tadımıza çok da uyumlu olmayan yemek kültürü sebebiyle sıkıntı yaşamamanız için açık büfe daha faydalı olacaktır. Sonra peynirli salata diye aldığınız salatada çiğ kalamar sürpriziyle karşılaşabilirsiniz. Mümkünse otellerde içecek içmeyin; ücrete dahil olmadığı için parayı almadan bırakmıyorlar. Östelik dışarıdaki fiyatın 4 katını sanki hırsızlık yapmışsınız gibi vermek zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca buraya gelirken valizinizi kilitleyin, odada önemli bir şey bırakmayın gibi tedirgin edecek yazılar okuduysak da bunların hiçbirini yaşamadık. Güvenlik konusunda tabii ki seçtiğiniz otellerin önemi büyük ama biz huzursuz olmadık.
Çok sayıda kahve dükkanı bulabilirsiniz. Kahve içmek için çok güzel bir ülke; eğer kahve düşkünüyseniz tam yerindesiniz. Bizim ülkemizde hiç böyle değil diyeceğiniz tatlar sizi bekliyor. En “içmem” dediğinizi bile burada deneyebilirsiniz.
Fas mutfağı oldukça farklı tatlara ev sahipliği yapıyor. Tajin hem bu yemeğin hem de içerisinde pişirildiği kabın adı. Topraktan yapılan, iki parçadan oluşan kabın alt kısmı hafifçe çukur, tabanı düz; ufakları çorba tabağı, büyükleri salata kasesi gibi. Üst kapak ise konik ve derin, en üstünde de tutmayı sağlayan düz bölümü var. Bu kabın, bu yemeği pişirme için tasarlandığını belirteyim ki bu yemeğin Fas yemekleri içerisindeki önemi anlaşılsın. Et, tavuk ya da balık kasenin ortasına oturtuluyor, gerekiyorsa ya da tercih ediliyorsa marine ediliyor. Genelde baharatlar da bu aşamada ekleniyor; kişniş, köri, safran, zencefil gibi baharatların kullanımı yaygın. Sonra sebzeler yığılmaya başlanıyor; önce soğanlar. Sonrası aşçının tercihine göre; bezelye, kabak, biber, patlıcan, domates, akla ne gelirse… Olmazsa olmazlar ise patates ve havuç. Genel olarak çokça havuç koyuyorlar, bu da yemeği tatlımsı yapıyor. Yemeklerde tatlı tadı seviyorlar. Sebzeleri yığdıktan sonra kapağını kapatıp tercihen fırında pişirmek gerekiyor. Gezeceğiniz tüm çarşılarda bu kapların satıldığını göreceksiniz.
Fas’ta kahvaltı benim için en zorlu kısım oldu çünkü burada peynir, tereyağı gibi ürünler yok. Zeytin üreten bir ülke ama bu kahvaltıda değil, yemeklerde kullanılıyor. Yediğiniz bir yemeiniz bir yeme\u011kte ansızın karşınıza çıkabiliyor ya da daha çok turşu gibi tüketiliyor. Maalesef çay da bulunmuyor; bulabilirseniz sallama çay büyük lüks. Çay olarak fazla şekerli nane çayı tüketiyorlar.
Pastilla, Fes mutfağının en sevilen lezzetleri arasında ilk sırada yer almakta. Bir çeşit pay olan bu tarifin meşhur olmasının nedeni aynı anda hem tatlı hem de tuzlu bir lezzete sahip olmasıdır. Ustalıkla açılan ince yufkaların arasına kat kat baharatlı tavuk veya güvercin eti konularak hazırlanan böreğin içinde aynı zamanda şeker, tarçın, yumurta ve kavrulmuş badem de bulunmaktadır. Üstü nar gibi kızarana kadar pişirildikten sonra pudra şekeri ve tarçın eklenerek yapılıyor. Görüntüsü “tadına bakmalıyım” hissi verse de, yemekte tarçın ve pudra şekeri gibi tatlı tat sevmeyenler için hayal kırıklığı olabilir. Ayrıca biraz yağlı bir yiyecek olduğundan, mide problemi olanlar için tercih edilmemeli.
Fes tatlıları arasında lezzetiyle hafızalardan uzun süre silinmeyen chebakia, kızartılarak hazırlanan şerbetli bir hamur işi tatlısıdır. Güle benzer şekilde katlanan hamurlar derin yağda kızartıldıktan sonra üzerine bal ve gül suyu ile hazırlanan şerbet dökülmektedir. Bu lezzetli tatlı üzerine susam ekilerek servis edilmektedir. Ben acı badem ve tahinlisini tercih ettim; gezi boyunca sokak lezzeti olarak denemeye cesaret edebildiğim nadir şeylerdendi. Aslında bizdeki kestane şekeri mantığı var, şekeri daha az ve acı badem sebebiyle biraz buruk tat bırakıyor ağızda. Ama denenebilir.
Bu ülke ve gelirken yapmanız gerekenlerle ilgili kısa bir bilgi verdikten sonra gelelim renkli şehirlere.
Kırmızı Şehir Marakeş
Marakeş deyince en çok eğleneceğiniz ve vakit geçireceğiniz yer Jemaa El Fna Meydanı olmalı. Geleneksel Pazar yerleri hem renk hem bir kültür cümbüşü. Meydanda yılanlar, maymunlar görecekseniz, onlara yaklaşırken fotoğraf için sizi davet edeceklerdir. Burada pazarlık yapmayı bilmiyorsanız kazıklanmanız sizi üzebilir. Siz yapamıyorsanız, yanınızda bunu yapabilen arkadaşlarınız olmalı, üçte bir fiyatına anlaşabilirsiniz. Hediyelik olarak ülkemize benzer şeyler de olsa el yapımı takılar, çömlekler, renkli hasır şapkalar, geleneksel kıyafetler dikkatinizi çekebilir. Djelleba denilen, benim daha çok ülkemizde temsili Şeytan Azrail kıyafeti olarak kullanılan sivri huni şapkalı kaftanları hem yöre insanlarında hem satış noktalarında sıklıkla göreceksiniz.
Baharat kokularıyla tarihe yolculuk ediyor hissi veren bu meydanda Argan yağı, safran gibi baharatları da almanız mümkün ama pazarlık aklınızda bulunsun.
Ayrıca çanak içinde bulunan doğal boya olduğunu söyledikleri çok değişik rujları var, bunu da deneyebilirsiniz.
Siyah bir tohumu bez içine koyarak ellerine sürtüp koklatarak burun tıkanıklığına iyi geldiğini ve beş sene kullanabildiğinizi söyleyecekler; inanmayın. Orada hijyen takıntısından koklamadığımız siyah tohumun çörek otu olduğunu Türkiye’ye gelince fark ettik.
Bu meydanla ilgili bir diğer söyleyeceğim şey ise mutlaka gecesini de yaşamanız. Geceleri meydan tamamen kurulan stantlarda sokak lezzetlerini tanımanıza fırsat verecek. Östelik Afrika kültürünün halk dansları ve müziklerine yakından tanıklık edeceksiniz. Müzik ve dansların etkisi sizi Afrika’da hissettirecek, eğlence sizi içine alacaktır.
Sokak lezzetleri olarak kendilerine has baharat kokularıyla et ve balık sıklıkla karşılaşacağınız ürünlerdir. Müslüman ülke olarak bizi en çok şaşırtan çok fazla salyangoz çeşidi; pilavı, çorbası. Tercih eder misiniz bilmem ama ilginizi çekecektir.
Meydanda bol bol kına yapan kadınlar da rastlayacaksınız. Motif çeşitliliği ve yetenekleri ile bunu deneyimlemenizi tavsiye ederiz. Tabi ki tekrar hatırlatayım, pazarlığı unutmayın.
Yine kokusu rahatsız etmeyecekse faytonlarla tüm şehri gezme fırsatını da denemeyi ihmal etmeyin.
Marakeş ve Kazablanka‘da yer alan gece kulüpleri, casino ve barlar, birçok farklı eğlence konsepti sunuyor. Otantik deneyimler yaşamak isteyen gezginler için de çöllere deve veya dört çeker özel araçlarla düzenlenen turların ardından Berberi çadırlarında gerçekleştirilen geleneksel eğlenceler düzenleniyor.
Palacio Da Bahia Sarayı
1859 yılında Alaouite Sultanı Muhammed ibn Abdurrahman‘ın sadrazamı Si Musa tarafından inşa edilmeye başlanan saray, özel vitraylara ve altın süslemelere sahip. Fas‘ta en çok ziyaret edilen turistik yerlerden biri olan saray, günümüzde hala dönem dönem yabancı devlet adamlarını ağırlamak veya etkinlikler için kullanılıyor. Sarayın odaları adeta labirent gibi birbirine bağlanıyor. Turla gidiyorsanız ortamın büyüsüne kapılıp kaybolmanız muhtemel. O dönemde yapılan süslemeler ve saray içerisindeki egzotik bahçeler sizi büyüleyecektir.
Koutoubia Camii
Camiler, bizim camilerimizden farklı; minareleri dört köşe ve Emeviler‘in etkisinde yapılmış. Bu cami, daha çok meydanda kaybolmamanızın görevi de görüyor. Ezanları da ilk duyduğunuzda size çok farklı gelecek; bizdeki gibi nağme ve müzik kulağı içermiyor. Kibarca bu kadar söyleyebiliyorum. Camilere, vakit zamanları dışında ve Müslüman olmayanları almıyorlar. Bunu da bazen bakarak, bazen de bir süre okutarak sorguluyorlar.
Majorelle Bahçesi
Fransız ressam olan Jacques Majorelle tarafından tasarlandığı için adeta bir tabloyu andırmaktadır. Majorelle Bahçesi, sahip olduğu sayısız bitki türü ve ağaçları sizi şaşırtacaktır. Özellikle bizim alışık olmadığımız tropikal bitkiler dikkatinizi çekecektir.
Jacques Majorelle öldüktan sonra modacı olan Yves Saint Laurent, bu eşsiz araziyi satin alarak ünlü ressamın mirasını korumuştur. Mavi rengi sebebiyle mavi dışında renkli kıyafetlerle gitmek, buradaki fotoğraflarınız için faydalı olacaktır. İçeride Yves Saint Laurent satış mağazası da bulunmakta fakat Fransa‘dan bile pahalı olduğu uyarısını yapayım.
Mavi Şehir Chefchaouen (Şafşavan)
Eski şehrin içine girdiğinizde gözünüzün gördüğü her yer mavi renkli. Bu gelenek, İspanya‘dan gelip buraya yerleşen Yahudiler tarafından başlatılmış. Ancak bugün ülke genelinde çok az Yahudi yaşıyor olsa da maviye boyama geleneği miras olarak kalmış. Adeta yağlı boya tablosunda geziyor hissi veren bu şehrin evlerinin kapıları, alışveriş olanakları muhteşem. Tur rotalarının birçoğunda yer almayan bu büyülü şehri rotanıza eklemeyi ihmal etmeyin. Buraya bir gün ayırıp sokaklarında kaybolabilirsiniz.
Yanınızda fotoğraf çekmeyi bilen bir arkadaş da tavsiye edilir.
Tanger (Tanca)
Şehir için eski İspanya diyebiliriz. Uzun süre İspanya hakimiyetinde yaşamış şehirde, İspanya’dan kalma mimari ve sokaklar hala o dönemleri yaşatıyor. İspanya‘yı deniz kenarından görmenin mümkün olduğu bu şehirde, feribotla Afrika’dan Avrupa’ya geçmek de mümkün.
Suvayr veya Essaouira
Okyanus kenarında Berberice duvar anlamına gelen bu liman şehrinde, okyanusa ayaklarınızı sokmak, kumsalda koşmak gibi tarifi mümkün olmayan anlar yaşayabilirsiniz. Vaktiniz varsa tüm sahili boydan boya yürümenizi, okyanus kenarında deveye binmenizi öneririm.
Eğer yapabiliyorsanız sörf imkânı da bulunmakta.
Balıkçılık geçim kaynağı olan bu şehirde muhakkak okyanus deniz ürünlerini tatmalısınız.
Sqala du Port d’Essaouira, tarihi yapısı ve deniz kenarında muhteşem manzarası ile sizi çok etkileyecektir. Topçu platformu üzerine inşa edilmiş kare bir savunma kulesidir. Üzerine Fransızlara karşı ilk savunma hattını oluşturan İspanyol ve Hollanda bronz topları monte edilmiştir. Bu tarihi yapı Orson Welles’in Othello‘sunda görülebilir. Ayrıca, köle tacirlerinin şehri Astapor olarak göründüğü Game of Thrones‘ta da yer almıştır.
Burada alışveriş olarak keten pantolon, bluz, eşarp gibi tekstil ürünleri ve tablo işlemeli takı gibi sanatsal ürünleri bulmanız mümkün. Buraya giderken yanınızda bolca dirhem almayı unutmayın.
Ayrıca, kokusuna dayanabilirseniz, mavi kayıklar, deniz ve muhteşem güneş temalı harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Beyaz Şehir Kazablanka
Kazablanka (Casablanca) kenti, batının modernliği ile Arap gelenekselliğinin birleştiği bir yer. Dış ticareti elinde tutan limanı ile ülkenin modern yüzü konumunda. O kadar tarihe yolculuktan sonra modernlikle tanışıyorsunuz. Burası unutulmaz filmlere, özellikle de Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman‘ın 1942 yılı yapımı efsane filmi Casablanca‘ya sahne olmuş bir şehir. Gerçi film burada değil, Burbank, Kaliforniya‘daki Warner Brothers Stüdyoları‘nda çekilmiş ama yine de çoğu kişi Kazablanka‘ya Rick’s Cafe‘yi görmek umuduyla geliyor. Bu umudu kırmamak adına temsili Rick’s Cafe‘yi yapmışlar. Okyanus izlemek diye bir keyif olduğunu burada görebilirsiniz. Devasa dalgalar ve doyasiya ufuk manzarası, yüzünüze çiseleyen okyanus suları Fas‘ta unutulmayan anlardan olacaktır.
Şehrin en önemli yapılarından olan, Fransız Mimar Michel Pinseau‘nun tasarladığı Hassan II Camii, okyanusun kenarında konumlanıyor. Fas‘ın en büyük camisi olan Hasan Camii aynı zamanda dünyanın da en büyük 7. camisi arasında. Tabii ki Ayasofya ve Sultanahmet‘in maneviyatını hissettirmese de, okyanus kenarında bir cami olması ve içerideki abdest alma ve giyinme alanlarının çok düzenli ve güzel organize edilmiş olması mutlu ediyor. Tek sıkıntı ise vakit zamanları dışında ve namaz kılmayacaksanız gezemiyorsunuz. Ayrıca vakit bitince sizi biraz kovalayarak çıkarıyorlar. Burada da Marakeş‘te olduğu gibi Müslüman olmayanlar camiye giremiyor.
Sarı Şehir Fez
Fez, Fas‘taki Dünya Mirası ilan edilen ilk kent ve dünyanın en büyük araçsız şehir alanı olarak kabul ediliyor. Marakeş ve Kazablanka‘nın daha turistik olarak ön plana çıkması sebebiyle, eğer gerçekten Fas kültürünü deneyimlemek istiyorsanız gitmeniz gereken tek yer belki de Fez.
Tüm dünyanın Morocco dediği Fas‘a bizim Fas dememizin sebebi olan şehir de burasıdır. Fes askerlerin kullanımı için alınarak Osmanlı döneminde ülkemize getirilmiş fakat koşarak düşmesi gibi kullanışsız olması sebebiyle memurlara devredilmiş. Fes ismi zamanla değişerek Fas olarak ülkeyi tanımlamamızı sağlamış.
Medreseler, Fez şehrinde fen eğitimine verilen önemi ve değeri yansıtmaktadır. Bu yörede Merînî sultanları eğitim kurumlarını ve sanatı desteklemiştir. Fez şehrini ziyaret ederseniz, Fas’a has çini (Zellige) ve ahşap ayrıntıları ile göz dolduran, mermer iç avlusu ve Arap üslubuyla tasarlanmış odaları hayranlık uyandıran Ebu İnaniye Medresesi‘ni ziyaret edebilirsiniz. Fas sanatı ve mimarisinin güzel örneklerinden El-Attarine Medresesi ve Sahrij Medresesi‘ni de görebilirsiniz. Medreseler çarşı üzerinde birbirine bağlanarak devam ediyor, siz çarşıda gezerken üzerinizde medrese ağını ve o İslam medeniyetini hissedebilirsiniz.
Bizdeki kapalı çarşıya benzettim. Burada zamanın tadına varamıyorsunuz. Adeta geçmişe yolculuk yapıyormuş gibi bir zaman makinası hissiyatı veriyor. İnsanların gelenekleri, kılık kıyafetleri, kültürlerini bu kadar yaşatıyor olmaları gerçekten hayret verici.
Fez, diğer şehirlere göre maneviyatın daha fazla olduğu bir yer. Tüm dükkanlardan Kuran-ı Kerim duymanız mümkün; insanlar gerçekten eski yüzyıllardan kalma ya da şehir bir film stüyosu gibi.
Medina, eski şehir demek; her şehrin medinası olduğu gibi Fez‘in medinası da labirenti andırıyor. Turla gidiyorsanız yine kaybolma riski taşıyan bir yer ve kaybolursanız yol tarifi istediğiniz her kişi sizden para istiyor; verdiğiniz paraya üzülebiliyorsunuz.
Belgesellerde izlediğimiz meşhur Tabakhane diye adlandırılan deri işlemeciliği burada bulunmaktadır. Buraya yaklaştığınızı, duyduğunuz muhteşem kokuyla anlamanız mümkün. Tabakhaneyi yukarıdan izleme şansı veren ve deri ürünlerinin satıldığı dükkânda sizi taze nane ile karşılıyorlar. Burunuza ne kadar dayarsanız da zamanla nane kokusunu da duymamaya başlıyorsunuz. Tabakhanede deve idrarı ve doğal boya kullanarak deriler işlenmiş hale geliyor.
Bunları da Sevebilirsiniz;
- Gölyazı: Zamanın Sakin Akışında Bir Hikaye
- Doğu Ekspresi: Bir Seyahatten Fazlası
- Başiskele Bungalov Oteller ve Başiskele Bungalov Evler
''Doğal Tatil mi Planlıyorsunuz? O halde sizler için hazırladığımız bu sayfalara bakarak tatilinizi ayarlayabilir,Türkiye'nin dört bir köşesinde şimdiye kadar görmediğiniz yerleri görebilirsiniz.>>>