Aslında benim Adana yolculuğum “hadi kalk bir gastronomi turizmi yapalım” diye başlamadı.
Eskilerin tabiriyle hayırlı bir iş için gitmiştik Adana‘ya.
Çok sıcak havaları sevmeyen biri olarak aklımda Adana nasıl bir yerden çok ne kadar sıcaktır acaba? sorusu vardı. 🙂
Bu makalemiz takipçilerimizden Barış tarafından kaleme alınmıştır.Barış’a teşekkür ederiz.Sizlerde hikayelerinizi bizimle paylaşırmısınız.HİKAYENİ GÖNDER
Daha Adana tabelasını görür görmez güneşin sıcaklığı hafif bir üfledi yüzümüze ama oldukça samimi de geldi bu sıcaklık.
Şehir merkezine doğru yaklaştıkça her yerde mis gibi kokan turunçlar karşıladı bizi. “İnsanlar bu portakalları neden toplamıyor, yenilmiyor mu acaba?” diye sesli düşünürken; eşim (o zamanlar nişanlımdı kendisi :)) bilirkişi Adanalı olarak “onlar portakal değil turunç, her yerde o kadar çok var ki insanlar zaten fazlasıyla topluyor, bunlar kalanlar” dedi.
!! LÜTFEN OKUMADAN GEÇME!! Geziyoo.co ekibi sizler için uzun mesailer harcamakta.Yeni yerler keşfetmenize ön ayak olmak Bizleri çok mutlu ediyor.Sizlerden tek bir ricamız Instagram'dan bizi takip etmeniz. 🙂
Turunç, görüntü olarak portakalın neredeyse aynısı ve Akdeniz kıyılarında fazlaca yetişiyormuş. Ekşi-acı arası mayhoş bir tadı var. Salatalarda, reçel, marmelat yapımında, suyunu sıktığınızda içecek olarak, kimi zaman kurabiyelerde derken birçok lezzetin içinde varmış. Biz de Adana‘ya gelmişken elbette topladık.
Güneş biraz aşağı doğru inerken “Hadi muzlu süt içmeye gidelim!” diye bir teklif geldi.
Muzlu süt mü? Özel olarak süt içmeye mi gidecektik? Duyunca şaşkınlıkla karışık çocuksu bir heyecan da kapladı yüzümü.
Muzlu süt denince akıllara Kazım Büfe gelirmiş. Biz de yola koyulduk, yaklaşınca kalabalığa inanamadım, bu kadar kişi sırada süt içmek için mi bekliyordu?
Sıra bize geldi, servis iki bardak şeklinde yapılıyor, oldukça fazlaydı. Tadına gelecek olursak, bir süt için beklemeye değer diyecek kadar da lezzetliydi.
Ayrıca Adana dışında diğer şubesini de İstanbul/Beşiktaş‘a açmış, merak eden İstanbullulara da mutlaka tavsiye ederim.
Akşamki menüyü mutlaka tahmin ediyorsunuzdur. 🙂 Adana deyince akıllara gelen ilk lezzet tabii ki Adana Kebap!
Evde usta olduğu için ilk gün kebap bahçede yapıldı. Tek kelimeyle harikaydı. İkinci gün eğer Adana‘da kebap yenilecekse salaş mekânlardaki lezzet başka yerde olmazmış. Durağımız bu yüzden Kebapçı Cik Cik Ali oldu. Yanına gelen soğan salatası, ezme, şalgam üçlüsüyle yapboz tamamlandı.
Çok farklı şehirlerde Adana Kebap yemiş biri olarak söylüyorum, yerinde yemek bambaşkaymış. Yazarken bile şimdiden özlediğimi fark ettim. 🙂 Sanırım lezzetinin bu kadar güzel olması Adana‘da kullanılan koyun etinden kaynaklı.
Çay-kahve muhabbeti derken serinlemek için bici bici yeme fikri geldi.
Seyhan Baraj Gölü kenarında bici bici yapan birçok yer vardı. Biz gözümüze çarpan ilk kafeye girdik. Bici bici; su, nişasta, buz, meyveler ve gül suyundan oluşan serin bir karışım.
Görüntüsü oldukça cezbedici ama benim lezzet olarak çok damak tadıma uygun değildi. Fakat Adana sıcağında serinlemek için ilk tercihlerden biri olan bu lezzetin hayranı da çokmuş. Adana‘ya gelmişken tadına bakın derim.
Gelelim bir sonraki lezzet durağımıza; saatlerimiz gece 12’den sonrayı gösterirken şırdan yemeye gittik. Bu saatte mi dediğinizi duyar gibiyim. Ben de öyle dedim 🙂 ama şırdan yemenin usulü buymuş burada.
Bu arada biraz şırdan‘dan da bahsetmek istiyorum. Şırdan, geviş getiren hayvanların midelerinin 4. kısmıymış. Bunun içine baharatlı pirinç doldurularak dikilir ve pişirilirmiş. Ayrıca şırdan her hayvandan bir tane çıkarılabilirmiş.
Biz Hacıbayram taraflarına gittik, burada fazlaca şırdancı var. Tercihimiz Şırdancı Bedo oldu. Saat 12:30‘a geliyordu, kalabalığa inanamadım, gerçekten de şırdan gece yarısı yenirmiş 🙂 Siparişimiz hızlıca geldi, şırdanlarımızın üzerine tuz, kimyon, kırmızı biber ve karabiber ekledik. Sakatat sever misiniz bilmem ama ben bayılırım! O yüzden şırdana da bayıldım. Nacizane tavsiyem, eğer sakatat severseniz mutlaka şırdan yemeden gitmeyin. Üzerine kimyon özellikle favorim oldu.
Benim birkaç günlük lezzet yolculuğum +2 kilo ile sona erdi. 🙂
Adana hakkında cümlelerimi sonlandırırken, lezzetli yemeklerinin yanında, doğası, insanı, tarihi dokusuyla benim için tarifsiz bir deneyimdi.
Yolunuz düşerse mutlaka Adana durağında bir mola verin derim.
Okuduğunuz için teşekkürler,
Sevgiyle kalın…
Bunları da Sevebilirsiniz;
- Gölyazı: Zamanın Sakin Akışında Bir Hikaye
- Doğu Ekspresi: Bir Seyahatten Fazlası
- Başiskele Bungalov Oteller ve Başiskele Bungalov Evler
''Doğal Tatil mi Planlıyorsunuz? O halde sizler için hazırladığımız bu sayfalara bakarak tatilinizi ayarlayabilir,Türkiye'nin dört bir köşesinde şimdiye kadar görmediğiniz yerleri görebilirsiniz.>>>